4 Haziran 2019 Salı

AIESEC ile ROMANYA'DAKİ TECRÜBEM: Yurtta Başıma Gelenler

Yağmurlu bir günde çekilen Romanya bayrağı, Katolik  Kilisesi önü. | A Romanian flag that was shot in a rainy day, in front of a Catholic church
Yağmurlu bir günde çektiğim
Romanya bayrağı, bir Katolik

Kilisesi önü
2018 Haziranında AIESEC ile Romanya'nın Yaş şehrinde (Iaşi) bir gönüllülük projesine katıldım.  (global volunteer) Neredeyse bir yıl olacak. Bu yazı ile ben anılarımı tazelerken böyle bir projeye katılmayı düşünenlere de fikir veririm diye umuyorum.

Gitmeye Nasıl Karar Verdim?
Üniversite 2. sınıfın yaz tatilindeydim ve "artık benim de yurt dışına -özellikle Avrupa'ya- gitme vaktim geldi 'iki medeniyet görem de gelem' " dedim. Bir de yurt dışında sadece gezmek için değil "amaçlı" olarak orada bulunmak istiyordum. Örneğin bir proje için gitmek gibi. Çünkü böylece o kültürü daha yakından tanıyabilirdim. 


AIESEC'i Nasıl Buldum?
Bunun için internette çeşitli olanaklara bakıyordum. Aklıma daha önce okulumda stant açarak tanıtım yapmış olan AIESEC geldi. AIESEC'in internet sitesinde biraz takılınca istediğim gibi bir şey olduğunu fark ettim. Çok uzun veya çok kısa olmayan projeler mevcut (6 hafta), kendi alanımla ilgili olabilecek, kotarabileceğim projeler mevcut.

Başvuru, Kabul, Onay
Bir projeye başvurdum ve ona da kabul edildim. Başvurunun netleşmesi için Aiesec Ankara şubesine bir miktar ödeme yapmak, sözleşme imzalamak ve diğer şubenin (Yaş) beni mülakata alması gerekti. 

Heyecan ve Endişelerim
İşler resmileşince beni bir heyecan aldı. Bunu tahmin edebilirsiniz. İlk kez yurt dışına çıkmak harika bir şey. 
Diğer yandan endişelerim de vardı. İlk kez hava limanı kullanacaktım ve itiraf ediyorum, içeride kaybolmaktan ve uçağı bulamamaktan korkuyordum. Böyle büyük karmaşık yerlerde şaşkınlaşırım da 😅Ayrıca projedeki görevlerimi yapabilecek miyim, insanlarla anlaşabilecek miyim, Türk fobisiyle karşılaşır mıyım, İngilizcem iletişim kurmaya yetecek mi gibi endişelerim de vardı. 

Varış
Yaş'a varışımdan önce AIESEC Yaş şubesinden biri, beni karşılamakla görevlendirildiğini söyledi ve gün boyu onunla Facebook Messenger üzerinden mesajlaştım. Şuradayım, buradayım falan. Tabi ki hava limanına varış yaptığımda beni sadece o kızın karşılamasını bekliyordum. Oysa ki varış yapıp bavulumu da aldıktan sonra 4 kişinin "Welcome to Iaşi" yazan bir pankart ile beni beklediğini gördüm. Çok mutlu oldum. Çok hoş bir sürpriz yapmışlar. 
Yanında öğrenci yurdu da bulunan üniversite | The university where there is a dorm next to
Yurdunda kaldığım üniversite,
Alexandru Ioan Cuza Üniversitesi
Sonra beni yurda bıraktılar, biraz yurt balkonunda oturup sohbet ettik ve bana sarılıp gittiler. Ben de 3 hava limanında da kaybolmadığımı (!) ve yurda sağ salim getirildiğimi düşünüp derin bir nefes alıp yatağama yattım. 

İlerleyen günlerde diğer proje katılımcıları da geldi ve yurt odam da doldu. 2 Türk, 2 Taylandlı, 1 Brezilyalı ve 1 Amerikalı ile birlikte kalıyordum. 

Birkaç gün şehri gezdik, bu sırada tüm katılımcılar tanışma fırsatı buldu.

Konaklama
Alexandru Ioan Cuza Üniversitesi öğrenci yurdunda bir oda, 2018. | A room in student dorms of Alexandru Ioan Cuza University, 2018.
Alexandru I.C. Üniversitesi
yurdunda kaldığım oda
Dediğim gibi yurtta kalıyorduk. Yurt projenin en kötü ögesi idi sanırım. Katlar toz kokuyordu. Tüm kat için tahsis edilmiş bir mutfak, tuvalet ve banyo vardı. Tuvalette 4 kabin ve banyoda da 4 kabin vardı. Tuvaletler çok hijyenik değildi; bazı sabahlar hoş olmayan manzaralar ile karşılaşabiliyorduk. Klozetlerin kapağı bile yoktu. Bu yüzden tuvaletleri kullanmak için öncesinde 5 dk süren bir temizlik operasyonuna girişiyordum veya temiz tuvalet arıyordum. Banyoda da yan kabinin suyu aşağıdan süzülerek diğer kabine dağılıyordu. Bir de ben buralardaki küçük sineklerden çok iğreniyordum. Mutfak da yağ kokuyordu.
Yani özetle yurt dünyanın en iç açıcı ve konforlu yeri değildi. Bu yüzden projeye gideceksiniz konaklama/yurt için çok iyi şeyler beklemeyin. Tabii ben gene de bu koşulları dayanıklılığıma bir katkı olarak görüp sağ çıktım. 😄😉

Bir de yurt girişindeki kırolar var.
Tüm gün giriş kattaki koltuklarda oturup tv seyreden bir erkek tayfası vardı. Romanya'nın kıroları. Ben yurda her girip çıktığımda sessizleştiklerini hissediyordum, hepsi bana bakıyormuş gibi. Bu benim kuruntum mu gerçek mi bilmiyordum ama tedirgin hissediyordum. 
Günlerden bir akşam vakti, yurda girdim, bunlar maç seyrediyordu. Ben merdivenden çıkarken gol atılmış olacak ki bunlar bir gürültü kopardı. Tabi ben irkildim, yüzüm de buruştu ister istemez. Mırıldanarak "noluyo ya" falan deyip geriye döndüm. Neyse sonra merdiveni çıkmaya devam edecektim ki biri bağırarak bir şey söyledi. Bana mı söylendi acaba, diye düşündüm; arkamı dönünce o kişiyle göz göze geldim. Bana söylüyordu muhtemelen. Çok gerildim ve merdiven çıkmaya devam ettim.
Bundan sonra oradan her geçtiğimde sessizleşiyorlardı ve biri bağırarak bir şeyler diyordu. Rumence olduğu için anlamıyordum ama küfür eder gibi bir ses tonu vardı. 
Bu durumdan iyice bunalınca bunu birkaç kişiye açtım. Diğerleri de benzer halleri yaşadıklarını, onlara da bakıldığını falan söyleyince, tek kurban olmadığıma sevinip buna dayanmaya çalıştım 😅

Proje
Proje temel olarak şundan ibaretti: Bize verilen müfredattan yardım/ilham alarak ders içerikleri oluşturup sınıflarımıza sunmak. Müfredatta iletişim, kendini tanıma, kendine dürüst olma, kalıp yargılar, ön yargılar, dünyanın sorunları gibi başlıklar yer alıyordu. Bunları oyunlarla, slayt sunumlarıyla işlememiz gerekiyordu. 
2'şerli 3'erli olarak gruplara ayrılıp ilk ve orta okul düzeyinde okullara atandık ve proje boyunca partnerlerimizle birlikte ders içeriklerimiz üzerinde çalıştık. Bu arada, gittiğimiz okullar devlet okullarının yaz okulu programlarıydı. Yani, çocuklar bizi "yaz okulu için gelen, onların İngilizcelerini geliştirmeyi amaçlayan yabancı ağabeyler, ablalar" olarak görüyordu.
Öğrencilerimden tanışma gününde gelen hediye
Öğrencilerden tanışma gününde gelen hediyeler
Proje Dışı Aktiviteler
Okul, hafta içleri sabah 2-3 saat vardı. Yani, öğleden sonra ve hafta sonları boştuk. Ders içerikleri hazırlamadığımız vakitlerde (yani, epey bir vakit) proje arkadaşlarımızla takılmaya veya bir şeyler yapmaya vakit kalıyordu. Bunlar benim en sevdiğim vakitlerdi. Birbirimizin yurt odalarına gidip sohbet edip oyun oynardık veya şehirde gezerdik, birlikte yemeğe giderdik. Yemek için ucuz ve kaliteli yerler keşfeder isek birbirimize haber verirdik. Sokak festivaline, konsere, Türk yemekleri festivaline, müzelere, alış veriş merkezilerine, havuzlara gittik. Bu sırada birbirimizi tanıyıp dostluğumuzu derinleştirdik ve kültürlerimiz hakkında da konuşarak kültürlerimizi tanıdık/tanıttık.
*Asyalılara birinci ağızdan "gerçekten böcek ve köpek yiyor musunuz?" diye sormak müthiş bir rahatlama idi. 😅

Öncelikle hep Çinli arkadaşlarım olsun istemişimdir. Projede Çinli ve başka Asyalı arkadaşlar edindim. Onları tanımak ve kültürlerini öğrenmek harika bir deneyimdi. Bir kere Çinli bir kıza -Rebecca- sarıldım. Nasıl bir bağlamda, niçin sarıldığımı hatırlamıyorum ama sarıldım. Birkaç hafta sonra Rebecca'yla konuşurken Rebecca bana hayatında ilk kez birinin ona sarıldığını söyledi. Hatta ikinci kez sarılan da onun atandığı okuldaki küçük çocuklarmış. Rebecca bunu "Çin'de pek kucaklaşmayız" diyerek açıkladı. Çok şaşırdım, bilseydim lönk diye sarılmazdım kıza 😂 Yine de onu rahatsız etmemişim ve birinin "sarılma ilki" olmak da harika bir his. 😎

Bir diğer konu İngilizce. Gitmeden önce dil ile ilgili endişelerim olsa da az çok dilime güveniyordum. Çünkü üniversitede İngilizce eğitim görüyorum. Bu, İngilizce yeterliğim için referans olmalı diye düşünüyordum. Genel olarak sıkıntı çıkmadı ama çok komik bir şey anlatırken veya siyasi bir şey tartışırken falan takıldığımı, zorlandığımı hissettim. Yine de sürekli İngilizce konuşmak/dinlemek zorunda olmak dilime muazzam katkı yaptı. Pek çok yeni kelime, söz öbeği öğrendim. Konuşmam akıcılık kazandı ve konuşmama güvenim arttı. Sadece dil gelişimi için bile böyle bir projeye gitmeyi düşünebilirsin.

Romanya'ya Dair İzlenimlerim
Romanya'da insanlar tıpkı Türkler gibi yabancılara sıcak kanlı davranıyor.  Yabancı oluğumuzu fark edip hevesle konuşmaya çalışanlar oldu. (Bir grup insan aralarında İngilizce konuşunca anlaşılıyor) Pek çok kez "Nerelisin?", "Romanya'yı sevdin mi?" diye soruldu.
Kaldığım öğrenci yurdunun yanındaki cadde | The street that is next to the dorm I stayed
Kaldığım yurdun yanındaki cadde, Copou Cad.
Ayrıca insanlar tuhaf bir şekilde Türkiye hakkında epey bilgiye sahip. Burada insanlara Romanya desek "Çingenelerin ülkesi mi, ora nere?" gibi tepkiler almak işten bile değil ancak orada insanlar Erdoğan'ı, siyasi durumumuzu falan biliyordu. Hatta insanlar sık sık "Erdoğan'ı seviyor musun, destekliyor musun?" gibi sorular sordu. Erdoğan'ı destekleyen veya desteklemeyen Romanyalılar olduğunu görmek beni hayrete düşürdü.

Kaldığım öğrenci yurdunun yanındaki cadde | The street that is next to the dorm I stayed
Kaldığım yurdun yanındaki cadde, Copou Cad.
Bir de basit Türkçe kalıpları bilen insanlara da rastladım. Mesela kuru temizlemeden çıkarken oranın sahibi teyze ben giderken bana "güle güle" dedi, çok hoşuma gitti. Sınıfımdaki bazı çocuklar da "teşekkür ederim, seni seviyorum" demeyi falan biliyorlardı. Sanırım anneanneleri ile birlikte izledikleri Türk dizilerinin etkisi.😃 (Orada da Türk dizileri epey meşhur ve genel izleyici kitlesi yaşlı ve orta yaşlı hanımlar imiş)


Geziler
Köstence'de bir caminin minaresinden manzara | A view from a mosq in Constanta
Köstence'de (Constanta) bir caminin manzarası
Kaldığım şehir Yaş dışında Sigişoara'yı, Braşov'u, Köstence'yi ve Bükreş'i gezdim. Köstence'de Osmanlı zamanlarından kalma yerleşik Türkler var. Onlarla karşılaşmak benim için hoş bir tecrübe idi. Köstenceli Türkler'den genç olanlar bizim standart aksanımıza ayak uydurabilir iken yaşlı Köstenceli Türkleri anlamak benim için biraz daha zordu.

Dönüş
Son günler yaklaşırken doğal olarak bayraklara imza attırma, anı defteri yazdırma gibi ritüeller gerçekleştirildi; bir çok kişi birbirine "eğer ülkemi, şehrimi ziyaret edersen bana haber ver" veya "bende kalabilirsin" gibi şeyler söyledi. [BU ARADA Ben imza attıracak bir bayrak ve güzel bir anı defteri götürmedim. Orada bulduğum bir defter ile idare ettim. Sen sakın unutma!]
Vedalaşmalar başladığında kucaklaştık, ağlaştık, birbirimizi özleyeceğimizi söyledik. 5-6 haftada birilerine bağlanmak, vedalaşmak, üzülmek de mümkünmüş.
Hâlâ sosyal medya hesaplarımızda ekliyiz. Hâlâ ara ara internet üzerinden görüşüyoruz. Birbirimize komik anlarımızı/sözlerimizi hatırlatıyoruz.

Özet
Sonuçta AIESEC Gönüllülük projesi hayatımdaki en iyi deneyimlerden biri oldu. Bana kişisel olarak çok şey kattı. Arkadaşlar edindim, anılar biriktirdim, dilimi ilerlettim. Sosyal çalışma uyumumu gördüm, test ettim; hoşlandığım/gıcık kaptığım insan profillerini tanıdım, kendi güçlü/zayıf yönlerimi keşfettim ve konfor alanımdan çıkarak özgüvenimi geliştirdim. Üniversite yıllarımda böyle bir tecrübe edindiğim için çok mutlu ve şanslı hissediyorum.

Eğer sen de bu AIESEC'te gönüllü olmayı düşünüyorsan MUTLAKA DENE derim. 

4 yorum:

  1. Vize işlemlerine dair ayrıntılı bilgi verme şansınız var mı acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. Aiesec projeleri için genelde turist vizesi yeterli olur. Turist vizesi almak için kolaylaştırıcı olması amacıyla, gideceğiniz proje ekibinden bir davet mektubu isteyebilirsiniz. Bunu ilgili ülkenin konsolosluğuna göstermeniz vize almayı kolaylaştırabilir. Vize başvurusu için ilgili ülkenin konsolosluğundan randevu almanız gerekir. Daha detaylı bilgiyi ilgi ülkenin konsolosluk/büyük elçilik sitesinde bulabilirsiniz diye tahmin ediyorum. Yeşil pasaportunuz varsa, vize çıkarttırmanıza gerek yok (Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkeler hariç) Umarım bunlar yardımcı olmuştur.

      Sil
  2. Merhabalar bende bu yaz aiesec romanyada çoçuklarla ilgili bir proje yer alıyorum.Açıkcası ingilizcem pek iyi değil ve daha önce de sunum olarak tecrübesizim bunu nasıl yenebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oraya gitmeden önce birkaç sunum denemesi yaparak deneyim kazanabilirsiniz. İngilizceniz sadece oradaki insanlarla iletişim kurmak için lazım olacak ama çok iyi İngilizce bilgisi mecburi değil. İngilizceniz orada insanlarla konuşurken de gelişecek zaten. Şimdiden bol şans dilerim :)

      Sil